"İki yaprak arasında kıyılmış,
Bir parçası var kalbimin
İncecik, ak kağıtlara sarılır,
Dar vakit yanar da verir kendini,
Dostun susan dudağına..."
Böyle demiş büyük usta Ahmed Arif.
Şiiri yazan, okuyan, sevenler iyi insanlardır.
Onların yürekleri kara bağlamamış, hep iyiden yana olmuşlardır.
Yazar dostumuz Ata Türker ile sanırım 10 yıl veya biraz daha öncesinde Dünya Şiir Günü nedeniyle Kadıköy’de düzenlenen bir etkinliğe katılmıştık.
Yazar Ata Türker, “Cengiz şimdi salona girince çok şaşıracaksın.. “ demişti.
Bende kendi kendime, “Neden ki?” diye sormuştum.
Şiir günün düzenlendiği salona geçtik gerçekten çok kalabalıktı.
Birçok tanıdık sima ve önemli şairler ön sıralarda falan oturuyordu.
Ne var ki birçoğu eski kıyafetler içinde, kimileri ise saç sakal birbirine karışmış vaziyetteydi.
Yazar abimiz Ata Türker dedi ki, “Gördün işte şiirleri yazan bu insanlar, onları dışarıda görsen şair falan olduğu aklına gelmez”dedi.
Gerçekten ölümsüz ve bir o kadar da muhteşem dizelere hayat veren şairler ekonomik sıkıntı ve kimi zorluklar için de yaşamaya devam ediyordu.
Tabi ki kapitalist sistemin ve sermayenin cilaladığı, kitaplarını pazarladığı birkaç şair görünümlü şahısları kast etmiyorum.
Onların bir elinde viski öteki elinde puro keyfe keder aklına ne eserse onu yazıyorlar.
Onların şiirleri bile para, pul, çıkar falan kokuyor.
Gerçek şairler hiçbir zaman maddiyata önem vermedi.
Lüks içinde, yalıda, sarayda yaşayan ve ölen kaç şair var?
Tabi şiir ve şair denilince ilk aklıma gelen her zaman Nazım Hikmet olmuştur.
Devrimin, Türkçenin ve aşkın şairi Nazım Hikmet ne güzel demiş:
“Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.
Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil…”