Bağırsak yüzeyinde yer alan çeşitli dokuların kronik hasarı ile seyreden çölyak hastalığı hem çevresel hem de genetik faktörlerin neden olduğu bir bağışıklık sistemi hastalığıdır. Genetik olarak duyarlı kişilerin arpa, buğday, çavdar gibi bazı tahılları tüketmesi vücutta reaksiyona neden olur ve bu tahılların içerisinde yer alan gluten adlı protein bağışıklık sistemi tarafından tamamen toksik bir madde olarak kabul edilir. Başlangıçta bir sindirim sistemi hastalığı olarak ele alınan bu hastalık son yıllarda yapılan pek çok çalışma doğrultusunda ayrıntılı olarak incelenmiş ve nörolojik, ruhsal, hormonal, romatolojik ve kardiyolojik pek çok sistemi ciddi oranda etkilediği ortaya konmuştur. Çölyak hastalığı ile ilgili bilgi eksiklikleri hastalığın tanılanma sürecini geciktirir ve bu durum özellikle çocukluk döneminde büyüme ve gelişme geriliğine yol açabilir. Bu nedenle çölyak ve gluten intoleransı hakkında doğru bilgiye sahip olmak sağlıklı gelişim sürecini desteklemek adına son derece önemlidir.
Bağırsak yüzeyinde yer alan çeşitli dokuların kronik hasarı ile seyreden çölyak hastalığı hem çevresel hem de genetik faktörlerin neden olduğu bir bağışıklık sistemi hastalığıdır. Genetik olarak duyarlı kişilerin arpa, buğday, çavdar gibi bazı tahılları tüketmesi vücutta reaksiyona neden olur ve bu tahılların içerisinde yer alan gluten adlı protein bağışıklık sistemi tarafından tamamen toksik bir madde olarak kabul edilir. Başlangıçta bir sindirim sistemi hastalığı olarak ele alınan bu hastalık son yıllarda yapılan pek çok çalışma doğrultusunda ayrıntılı olarak incelenmiş ve nörolojik, ruhsal, hormonal, romatolojik ve kardiyolojik pek çok sistemi ciddi oranda etkilediği ortaya konmuştur. Çölyak hastalığı ile ilgili bilgi eksiklikleri hastalığın tanılanma sürecini geciktirir ve bu durum özellikle çocukluk döneminde büyüme ve gelişme geriliğine yol açabilir. Bu nedenle çölyak ve gluten intoleransı hakkında doğru bilgiye sahip olmak sağlıklı gelişim sürecini desteklemek adına son derece önemlidir.
Çölyak Hastalığı Nedir?
Sağlıklı bağırsak yüzeyi villus adı verilen çıkıntı şeklinde yapılarla sarılmış durumdadır. Bu yapılar tüketilen besinlerin bağırsak içerisinde hareket etmesini kolaylaştırır ve sindirilmiş olan besin içeriklerinin emilimini sağlar. Çölyak hastalığında, gluten tüketimi bağırsak mukozasında yer alan bu kıymetli yapılarda hasara yol açar ve sağlıklı bağırsak işleyişi bozulur. Kişinin gluten içerikli besinler tüketmesi ile birlikte gluten proteinin içerisinde yer alan gliadin adlı peptitler, “Human leukocyte antigen” (HLA) sınıf II adlı moleküllerle birleşir ve bu durum bağışıklık sisteminin reaksiyon zincirini başlatır. Gliadin maddesi çölyak hastalarının bağışıklık hücreleri tarafından “toksik” olarak değerlendirilir ve güçlü humoral ve sitotoksik hücresel immün yanıt gerçekleşir. Gliadin adlı molekül gerçekte de tümüyle toksiktir. İçeriğinde yer alan “33-mer peptid” adlı bir moleküler yapı genetik olarak yatkın kişilerde inflamatuar yanıtı başlatan öncü moleküldür. Toksik özelliğe sahip bu molekülün vücuda alınması ile kanda anti gladin (AGA), anti endomisyal (EMA), anti doku transglutaminazı (Anti dTG), anti retikülin (ARA) ve benzeri antikorlar oluşurlar. Bu antikorlara karşı geliştirilen otoimmün yanıt yalnızca bağırsak hücrelerini değil daha pek çok organda bulunan doku transglutaminaz enzimini hedef alır. Dolayısıyla çölyak hastalığı yalnızca sindirim sistemi ile ilgili bir hastalık değil, gluten duyarlı kişilerde tüm vücut sistemini etkileyen kompleks bir hastalık tablosudur.
Çölyak Hastalığı Belirtileri Nelerdir?
Çölyak hastalığının ilk belirtileri genellikle sindirim sisteminde görülen değişikliklerdir. İştahsızlık, kronik ishal veya kronik kabızlık, tekrarlayan karın ağrısı ve kusma, nedeni belirlenemeyen kısa boy, ergenlikte belirgin gecikme, tedaviye yanıt vermeyen ve nedeni saptanamayan demir eksikliği anemisi ile kemik erimesi çölyak hastalığına işaret eden başlıca belirtilerdir.
Çölyak Hastalığı Neden Olur?
Çölyak hastalığından ortaya çıkışında genetik faktörlerin önemli rolü bulunur ancak çevresel faktörler de son derece önemlidir. Genetik duyarlılığı olan kişilerde dahi beslenme ile gluten alınmadığı sürece hastalık bulgusu görülmez. Bu nedenle beslenmelerinde ağırlıklı olarak buğday ve diğer gluten içerikli tahılları tüketen toplumlarda çölyak hastalığı ile sık karşılaşılır. Gluten molekülüne maruz kalma süresi ile vücudun bağışıklık yanıtı verme ve hastalık geliştirme süresi doğru orantılıdır. Glutenin vücuda alınması ile birlikte toksik özelliğe sahip gliadin peptitleri açığa çıkar ve ardından bağışıklık sisteminin reaksiyon zinciri başlatılır.
Çölyak Hastalığı ile Ortaya Çıkan Semptomlar Nelerdir?
Çölyak hastalığında klinik tablo fazlasıyla değişken olabilir. Villus adlı yapıların hasarı sonucunda ince bağırsakta emilim bozukluğu gelişir ve bu durum başta sindirim sistemi olmak üzere pek çok vücut sisteminin işleyişinde değişikliğe yol açar. Çölyak hastalığı ile birlikte yaygın görülen klinik semptomlar şu şekilde sıralamak mümkündür:
Dışkının yağlı ve donuk görünümde olması ve de rutinden çok daha sık ve bol miktarda dışkılama sayısı çölyak hastalığının en önemli belirtisidir.
Klasik çölyak tablosunda belirtilerin büyük çoğunluğu sindirim sistemi ile ilişkilidir ve sıklıkla yaşamın 6-24. aylarında ek gıda alımı ile ortaya çıkar. Tipik olarak kronik ishal veya cıvık kıvamda dışkılama, bulantı, kusma, iştahsızlık, karın ağrısı, gaz şikayeti gibi sindirim sistemi bulguları ile birlikte büyüme gelişme geriliği görülür.
Klasik olmayan, sindirim sistemi dışı bulgularla seyreden çölyak tablosu ise büyük oranda 5-7 yaş üstü çocuklarda ve yetişkinlerde ortaya çıkar. Yaygın görülen belirtiler arasında boy kısalığı, ergenliğin gecikmesi, dişin mine tabakasında bozulmalar, ağız içerisinde tekrarlayan aft, tedaviye tam yanıt vermeyen ve nedeni saptanamayan demir eksikliği anemisi, kemik erimesi veya kemik yoğunluğunun azlığı ile ilgili iskelet hastalıkları, kardiyomiyopati gibi kalp kası bozuklukları, kronik artrit, karaciğer fonksiyon bozuklukları ve nörolojik bozukluklara ek olarak tekrarlayan karın ağrısı, bulantı ve kusma, karında şişkinlik hissi, kabızlık ve gastroözefageal reflü gibi sindirim sistemi bulguları yer alır.
Özellikle yetişkinlerde yaygın görülen bir diğer belirti ise dermatitis herpetiformis olarak adlandırılan cilt döküntüleridir. Özellikle kol ve bacaklarda, kalçada, yüz, boyun ve gövde yüzeylerinde makülopapüler döküntüler meydana gelir.
Bağışıklık yanıtına bağlı olarak linear IgA dermatozu, herediter anjiyonörotik ödem, kutanöz vaskülit, eritema nodozum, ürtiker, vitiligo, alopesi areata gibi çeşitli dermatolojik hastalıklar görülebilir.
Bununla birlikte demir, çinko, folik asit ve B12 eksikliklerine bağlı olarak oral ve/veya genital mukozada aft benzeri bulgular meydana gelebilir.
Çölyak Hastalığı Teşhisi Nasıl Konulur?
Çölyak hastalığı yaşam boyu devam eden ve kişinin beslenme alışkanlıklarını büyük oranda değiştiren kompleks bir hastalık tablosudur dolayısıyla hastalığın teşhisinden emin olunması son derece önemlidir. Klasik olan veya olmayan semptomların varlığında teşhis koyabilmek için ilk aşamada kanda antikor varlığını tespit etmek gereklidir. Besinlerle alınan glutene ve bağırsak mukozasında oluşmuş hasara karşı geliştirilen antikorların arandığı bu testler tarama için en değerli yöntem olarak kabul edilir ancak ince bağırsak biyopsisi tanı için altın standarttır. Özellikle klasik olmayan ve sindirim sistemi ile ilgili açık semptomlar vermeyen çölyak tablolarında şüpheyi gidermek adına bağırsak biyopsisi tercih edilir.
Çölyak Hastalığı Tedavisi
Çölyak hastalığı genetik yatkınlık olan kişilerde gluten proteininin tüketilmesi ile ortaya çıkan bir tablo olduğu için hastalığın kabul gören tek tedavi seçeneği yaşam boyu glutensiz beslenmedir. Kişi gluten içeren besinler tüketmediği sürece vücutta herhangi bir hastalık gelişmez ve sağlıklı bağırsak işleyişi sürdürülür. Çölyak tanısı almış kişilerin gluten içerikli tahıllar yerine toksik prolaminleri içermeyen mısır, pirinç gibi seçenekleri tercih etmesi gerekir.
Glutensiz diyete doğru şekilde uyabilmek için yiyeceklerin hazırlanması sırasında gluten ile kontaminasyonun önlenmesi ve yemeklerin tamamen glutenden arındırılmış ortamlarda hazırlanması önemlidir.
Çölyak Hastalığı Nasıl Önlenir?
Çölyakta hastalık tablosu gluten tüketimi ile ortaya çıktığı için hastalığın önlenmesi yalnızca glutensiz beslenmenin sürdürülmesi ile mümkündür. Genetik açıdan yatkınlığı olan kişi yapılan taramalar sonucunda çölyak tanısı almış olsa dahi glutensiz diyete uyum sağlayarak hastalık tablosunun gelişmesini önleyebilir. Gluten tüketiminden kaçınan kişilerde ishal, karın ağrısı, bulantı, şişkinlik gibi sindirim sistemi problemleri görülmez, bağırsak yüzeyinde herhangi bir hasar gelişmez ve emilimle ilişkili bozukluklar ortaya çıkmaz. Dolayısıyla gluten enteropatisi olarak da adlandırılan çölyak tanısı konmuş olsa dahi hastalık tablosu önlenmiş olur.
Glutensiz Diyete Uyulmazsa Ne Olur?
Klasik çölyak hastalığı başlangıç evresinde sindirim sistemi ile ilgili belirgin şikayetlere yol açtığı için kişinin yaşam kalitesi büyük oranda bozulur ve bu durum tanı almayı kolaylaştırır. Ancak klasik olmayan, atipik çölyak tablosunda hastalık belirtileri kolay fark edilmez ve kişinin glutensiz diyetle tedavisi gecikir. Bu durumda glutensiz diyete uyulmaması ile vücudun pek çok sisteminde ciddi rahatsızlıklar meydana gelir.
Çölyak hastalığı vücudun otoimmün yanıt mekanizması ile doğrudan ilişkili bir hastalıktır. Bu nedenle hastalık tablosunun uzun süre devam etmesi vücudun otoantikor üretim mekanizmasında bozulmalara yol açar ve kişiyi diğer otoimmün hastalıklara yatkın hale getirir. Multiple skleroz (MS), romatoit artrit, insüline bağlı diyabet, sistemik lupus eritematozus (SLE), pemfigus vulgaris ve ankilozan spondilit yaygın görülen ciddi otoimmun hastalıklar olarak sıralanabilir.
Bağırsak yüzeyinin hasarı ve emilim bozukluğu ile seyreden çölyak hastalığı besinsel eksikliklere yol açar vücutta pek çok sistemin işleyişini olumsuz etkiler. Hastalık tablosunun ilerlemesi ile birlikte bazı endokrin bozukluklar meydana gelir ve glutensiz diyet tedavisini uygulamayan kadınlarda düşük riski arttığı, erken doğum komplikasyonu ile sık karşılaşıldığı görülür.
Glutensiz diyete uyulmaması ile vücutta kötü huylu tümör gelişme olasılığı artış gösterir. Yani tedaviyi reddeden çölyaklı kişilerin çeşitli kanser hastalıklarına karşı yüksek riskli grupta yer aldığını söylemek mümkündür.
Çölyak hastalığı hakkında merak ettiğiniz diğer konular için sağlık kuruluşlarına başvurarak uzman hekimlerden destek alabilirsiniz.