1970’li yıllarında başında Kars’tan göç ederek önce İstanbul ardından 1978 yılında Gebze’ye geldik.
Gebze-Ardahan arası 1400 km.
Dünyanın bir ucundan aş ve iş bulma umuduyla bizim gibi binlerce aile göç etmişiz.
TÜİK’in geçtiğimiz yıla dönük verilerine göre Kars, Ardahan ve Iğdırlıların en yoğun yaşadığı bölgelerin başında Gebze geliyor.
Gebze’de 20 bin 891 Ardahanlı, 11 bin 813 Karslı ve 1245 Iğdırlı yaşıyor.
Gebze’de nüfus yoğunluğu olarak Ardahanlılar ikinci sırada. Kars, Ardahan, Iğdır’ı tek il olarak düşündüğünüzde ise Gebze’de en çok nüfusa sahip olarak ilk sırada yer alıyor.
Bunları niye yazdım?
Bu kadar kayda değer bir nüfus potansiyeline karşın Kars, Ardahan ve Iğdırlılar muhtarlık seçiminde bile bir araya gelemiyor, gelmiyor.
Kendi potansiyellerini harekete geçirip ilçe de etkin ve yetkin olamıyor.
Nedenleri birçok şekilde sıralamak mümkündür.
Ancak en önemli neden bu üç ilin insanı ne yazık ki öz hemşerisinin bir belediye başkanı, milletvekili veya mühim bir noktada olmasına yeterince çaba göstermiyor.
Nedenlerden biriside Kars, Ardahan, Iğdırlı kanaat önderi denilecek kişilerin sayısının az ve cılız olmasıdır.
Bunları mikro milliyetçilik, bölgecilik, hemşericilik düşüncelerine her zaman karşı çıkmış birisi olarak yazıyorum.
Kars, Ardahan, Iğdırlılar Gebze’nin zencileridir, unutulmuş, ötekileştirilmiş, yok sayılmışlarıdır.
En çok horlanan, dışlananlarıdır.
En kötü işlerde hep bu yörenin insanları çalıştırılmıştır.
Anımsayın Gebze bölgesinde bir ara kimi fabrikalar , ‘Karslılar işe alınmaz’ diye tabela asıldığını herkes bilir.
Böylesine bir aşağılanmaya dahi maruz bırakılmıştı.
Sonuç olarak Kars, Ardahan, Iğdır’dan aş ve iş için göç edip gelen bu insanların 4 kuşaklarda benzer şeyleri yaşıyor.
Kars, Ardahan, Iğdırlı topluluğun içinde ilçeyi, ili, ülkeyi yönetecek, STK’larda, bürokraside ve her yerde liderlik vasfı taşıyan yetenek ve birikime sahip o kadar çok insan var ki.
Mikro milliyetçilik yapmadan kendi kültürümüz, gelenek ve göreneklerimizle doğmasak ta doyduğumuz bu topraklarda bizde varız demenin zamanı değil mi?