O Mavi Gözlü Bir Devdi.
Diyalektik bir yönteme, gerçekçi bir felsefeye dayanan , halkçı ve devrimci duruşu esas alan şiirlerinde kimi zaman,
“Gözlerine bakarken
güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma,
bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde
kayboluyorum…
Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum,
durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin”
Sevdayı,
Kimi zaman,
“Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,”
Mücadeleyi,
Kimi zaman,
“Ateşi ve ihaneti gördük.
Dayandık,
dayandık her yanda,
dayandık İzmir'de, Aydın'da,
Adana'da dayandık,
dayandık, Urfa'da, Maraş'ta, Antep'te.”
Direnişi,
Kimi zaman,
“Haydi koş
Alabildiğince özgür
Özgürlük dediğin nedir çocuğum
Koşabilmek mi kumsallar boyu
Meydanlar dolusu bağırabilmek mi yoksa
Susabilmek mi asırlar boyu
Sessizce ağlayabilmek mi yoksa
Sen sen ol çocuğum
Özgürlüğü öyle hafife alma
Özgürlük ne yarım ekmek
Ne yarım ezgi
O masmavi bir bulut gökyüzünde
Ulaşılması güç
Ama imkansız değil
Özgürlük
Birlikte paylaşamadığımız
Yüreğimizden bileğimize indirilen
Zincir olmasın”
Özgürlüğün gerçek anlamını,
Kimi zaman,
“Meselâ, bakın :
«Gelecektir sana vaadettiği günler Hakkın.»
Hayır,
gelecek günler için
gökten âyet inmedi bize.
Onu biz, kendimiz
vaadettik kendimize.
Bir şarkı istiyorum
zaferden sonrasına dair.
«Kim bilir belki yarın...»”
Kendine inancı, zaferi, umudu,
Kimi zaman,
Memleketim, memleketim
Ne kasketim kaldı senin ora işi
Ne yollarını taşımış ayakkabım
Son mintanım da sırtımda paralandı çoktan
Şile bezindendi
Sen şimdi yalnız saçımın akında
İnfarktında yüreğimin
Alnımın çizgilerindesin memleketim
Memleketim, memleketim…
Memleket sevgisini, özlemini anlattı şiirlerinde.
Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim ! Diyen,
“Kuvayı Milliye Destanı”’nı yazan (!) Nazım Hikmet, 25T emmuz 1951’de vatan haini ilan edilip vatandaşlıktan çıkarıldı, bir daha da gelemedi memleketine. Hasretinin büyüklüğünü
“kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
ben hasretlerin” dizeleriyle ifade etti.
3 Haziran 1963’te Moskova’da hayata gözlerini yumarken memleketine de hasret gitti.
“ Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim...
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,” bizlere bıraktığı felsefesi miydi Mavi Gözlü Dev’i sürgün eden.
Kendisini vatan hainliği ile suçlayanlara en güzel cevabı yine kendisi vermişti Mavi Gözlü Dev.
"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”
Mavi Gözlü Dev, yıl 2023. Artık esnafımız, öğrencimiz, akademisyenimiz, köylümüz hepimiz vatan hainiyiz. Şimdi seni daha iyi anlıyoruz ve diyoruz ki;
Vatan hainliğine devam.
3 Haziran 63…
Sevgiyle, özlemle…