İSTANBUL (AA) - Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) tarafından Türkiye İş Bankası’nın ana sponsorluğunda 3. Marmara Denizi Sempozyumu gerçekleştirildi.
İş Bankası ve TÜDAV'ın ortak açıklamasına göre, TÜDAV tarafından İş Bankası’nın ana sponsorluğunda hibrit olarak yapılan sempozyumda, müsilaj, kirlilik, biyoçeşitlilik, balıkçılık, deprem, Türk Boğazları ve deniz ulaşımı konuları ele alınıyor. Bugün başlayan sempozyum, yarın sona erecek.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Müsilaj Komisyonu Üyelerini, bilim insanlarını, karar vericileri, sivil toplum kuruluşlarını, belediyeleri, balıkçı kooperatiflerini, deniz ulaşımı ve turizm sektörlerinden temsilciler ile öğrencileri bir araya getiren sempozyumda, 100’ün üzerinde katılımcı Marmara Denizi ile ilgili makalelerini paylaşıyor.
10 yılda bir düzenlenen sempozyumun ilki 2000 yılında, ikincisi de 2010’da gerçekleştirilmişti. Daha önceki sempozyumlarda hem Marmara Denizi hem de boğazlarla ilgili önemli konular detaylı şekilde tüm boyutlarıyla tartışılmıştı.
- Deniz kirliliğinin boyutları ve müsilaj oluşumu 2010’daki sempozyumda da konuşuldu
2010’daki sempozyumda Marmara Denizi’ndeki kirlenmenin boyutları, müsilaj oluşumu, bakteri kirliliği ve halk sağlığı açısından yaratacağı tehlikeler uzmanlar tarafından aktarılmıştı. Artan gemi trafiği ve balıkçılık konularına da dikkati çekilen sempozyumda, Marmara’nın korunmasının aynı zamanda Karadeniz, Ege ve Akdeniz’in korunmasına da katkıda bulunulacağına vurgu yapılmıştı.
Sempozyum sonunda koruma tedbirlerinin alınmasının, bütünsel bir eylem planı oluşturulmasının, aşırı ve kaçak balıkçılığın önlemesinin, gemi kökenli kirlilik için tedbir alınmasının, kıyı kullanımına özen gösterilmesinin ve arıtma tesislerinin tamamlanmasının gerekliliği ortaya konulmuştu.
2021 yılının yaz aylarının başında herkesin müsilaj gerçeğiyle gözle görülür biçimle tanışmasından sonra yapılan 3. Marmara Denizi Sempozyumu, bundan sonraki süreçte tüm paydaşların katkısıyla sorunların giderilmesi noktasında nasıl bir yol haritası izleneceğine dair fikir vermesi açısından önemli konumda bulunuyor.
Sempozyumun açılış konuşmaları TÜDAV Başkanı Bayram Öztürk, İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran ile Tarım ve Orman Bakanlığı, Su Ürünleri Genel Müdürlüğü Kaynak Yönetimi ve Balıkçılık Yapıları Dairesi Başkanı Doç. Dr. Mahir Kanyılmaz tarafından yapıldı.
Sempozyumun ilk gününde TBMM Müsilaj Komisyonu Üyeleri Milletvekilleri Nevzat Ceylan, Gülizar Emecan ve Hayrettin Nuhoğlu’nun yanı sıra Bilim Akademisi Kurucu Üyesi Prof. Dr. Naci Görür ve ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu da konuşmacılar arasında yer aldı.
- “Her adım bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmaya katkı sağlayacak”
Açıklamada sempozyumdaki görüşlerine yer verilen İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, bu tür etkinliklerin, Marmara Denizi ile ilgili içinde bulunulan tablonun iyileştirilmesi ve denizlerin geleceği açısından hayati bir öneme sahip olduğunu belirtti.
Denizlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasının, kirliliğin önlenmesi gibi konuların küresel iklim değişikliğinden bağımsız düşünülemeyeceğini aktaran Aran, “İklim değişikliğini, kuraklığı önlemeye dönük atacağımız her adım, alacağımız her aksiyon bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmaya katkı sağlayacaktır. Bu, üzerinde yaşadığımız gezegene ve geleceğe karşı bir borcumuz. Herhangi bir hesapla, maliyetle yönetilmeyecek kadar hassas, odağında canlı olan, hayat olan bir konu. Ben inanıyorum ki herkes, her kurum hassasiyetle, fedakârlıkla üzerine düşeni yerine getirdiğinde hep istediğimiz gibi denizlerimiz mavi, ormanlarımız yeşil, soluduğumuz hava temiz kalacak.”
- “Herkesin alacağı küçük bir önlem kar topu misali büyür”
Aran, 2021 yaz aylarında görülen müsilajın Marmara’daki kirliliğin geldiği boyutu gözler önüne serdiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
“Denizlerimizin korunması konusunda farkındalık yaratma ve bilgilendirmeye dönük her çalışma büyük önem taşıyor. Biz, denizlerdeki ekolojik dengeyi de olumsuz etkileyen küresel ısınma ve iklim değişikliğine sürdürülebilirlik şemsiyesi altında bakıyor, bunu kurumsal sosyal sorumluluk veya bir iş sürekliliği yaklaşımının çok ötesinde ekonomik, çevresel, sosyal ve yönetimsel konuların bütünsel bir yaklaşımla değerlendirildiği iş modeli olarak ele alıyoruz. Düşük karbon ekonomisini ve kapsayıcı finansal çözümleri destekleyen bir strateji izliyoruz.”
Konuşmasında denizlerle ilgili aldıkları inisiyatiflere de değinen Aran, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nün maliyetli olan deniz kirliliği ve müsilajla ilgili araştırmalarına daha verimli ve büyük ölçekli yapılabilmesi noktasında destek vereceklerini bildirdi.
Aran, ayrıca, İş Bankası’nın desteğiyle “Bir Umut Marmara Belgeseli” hazırlandığını, “Denizleri Koruyalım Kredisi”ni sunduklarını ifade etti.
Hakan Aran, “Doğaya dair yapılan her şey, aslında geleceğe yatırımdır. Toprağı ağaçsız, havayı ve suyu nefessiz bırakmayacağız. Herkesin alacağı küçük bir önlem bile kar topu misali dünyamız için git gide büyüyecek, çok yere dokunacaktır.” ifadelerini kullandı.
- “Hepimizin ortak çözümde ve eylemde buluşması gerekiyor”
TÜDAV Başkanı Bayram Öztürk de bir önceki sempozyumun üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen Marmara Denizi’ndeki ekolojik sorunların azalmayıp arttığına dikkati çekti.
2021 yılında sıkça konuşulan ve deniz ulaşımı ile ticaretini sekteye uğratması ihtimal dışı olmayan müsilaj sorununun 2010 yılı sempozyumunda gündeme geldiğini ifade eden Öztürk, o zaman da süregiden kirlenmeye, koruma eylem planına ve arıtma meselesine özel önem atfettiklerini hatırlattı.
Türkiye'de, özelde de Marmara Denizi’nde yaşanan biyolojik çeşitlilik sorunu ve iklim krizi karşısında hızlı hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Marmara Denizi, asla yalnız bırakılacak bir deniz değildir. Hasta olması halinde Ege ve Karadeniz de hasta olacaktır. Vakfımız, bu yıl iklim değişikliği ve denizlere etkileri üzerine çıkardığı kitapla denizlerimizdeki iklim değişikliği sorununu gündeme taşıma ve araştırmacılara ışık tutma sorumluluğunu yerine getirdi. Deniz bilimcilerimizin iklim değişikliği yanında denizlerimizdeki asitleşme konusuna da ciddi olarak eğilmesi gerekiyor. Denizlerimizin karşı karşıya kaldığı tüm bu olumsuzlukların önüne geçmek için hepimizin ortak çözümde ve eylemde buluşması gerekiyor.”
Öztürk, koruma alanları yanında balıkçılığın düzenlenmesine ve Marmara Denizi’ni boğan atık sular için arıtma tesislerinin gecikmeden hayata geçirilmesine ihtiyaç bulunduğuna işaret ederek, bu tesislerin finansman modeli için yaratıcı çözümler bulmak ve finans kaynaklarını çeşitlendirmek gerektiğini bildirdi.
Bayram Öztürk, Marmara’nın yükünü hafifletmek için Karadeniz’de de koruma alanlarının oluşturulmasının bir zorunluluk olduğunun altını çizdi.