Dünyanın dört biryanında iklim değişikliğine bağlı olarak birçok doğa olayı ve felaketler ardı ardına yaşanıyor.
Tüm bunlar 2012 ve Interstellar (Yıldızlararası) isimli bilim-kurgu filmlerindeki felaket senaryolarını aklımıza getirdi.
Bu filmlerde iklim değişikliği ile birlikte dünyanın sonunun gelmesi ve insanlığın kurtuluş için mücadelesi anlatılıyordu.
Bu felaket filmlerinin sonunda ise bir avuç insan hayatta kalıyor ve insanlığın türünün devamını sağlıyorlardı.
Tabi filmlerde öyle yada böyle mutlu sonlar var fakat gerçek yaşamda doğa hiçbir işini şansa bırakmıyor.
Çünkü doğa er yada geç intikamını alıyor.
4,1 milyar yaşındaki dünya son 200 yıl içinde insanlar tarafından müthiş şekilde tahrip edildi.
Sanayinin ve teknolojinin gelişimi ile daha fazla para hırsı ile ortaya çıkan fabrikalar, üretim tesisleri doğamızı geri dönüşümü mümkün olmayacak şekilde kirletti.
Bırakın dünyanın başka yerlerini Gebze bölgesinde son 30-40 yıl içinde fabrikaların havaya, suya ve toprağa verdiği zararın telafisi yok.
Dilovası’nda çevre kirliliği nedeniyle kanser ve benzeri rahatsızlıklardan ötürü ölüm olayları bilindiği gibi ülke gündeminden düşmüyor.
Dilovası ile ilgili yaşanan olumsuzluklar yazıldığı zaman ise birileri rahatsız oluyor.
Tüm bunlar doğayı yok etmemizin aslında bize ne kadar pahalıya patlayacağını net bir şekilde gösteriyor.
Gelin görün ki çevrenin ve doğanın yok edilmesi kimilerinin umurunda değil.
Birileri öyle sanıyor ki hava, toprak ve su kirlense bile yaşam bir şekilde devam edecek.
Hayvanlar ölse, ormanlar yok olsa, son nehir kurusa bile dünya var olacak.
Yok, öyle bir şey.
Dünyamız için felaket kapıda.
