İnsanlar geçmişteki kimi alışkanlıkları, inanış ve davranışlarını bugün ve yarın da yaşamın içinde uygulamayı sürdürecek.
Nedeni şu ki geçmişte bilinçaltına işlenen kodlar bu devamlılığı sağlıyor.
Örneğin Türkler’ de ölen kişinin üzerine bıçak veya makas benzeri demirden kesici aletler konurdu.
Bu aslında İslami olmayan ve Türklerin İslam öncesindeki inanç sisteminden kalma bir gelenek ve ritüeldir.
Buna göre, ölünün üzerine bıçak ve benzeri kesici alet konularak kötü ruhların ölüyü rahatsız etmemesi amaçlanır.
İnanışa göre kötü olarak bilinen ruhlar demirden korkar.
Keza aynı şekilde ölen kişi için verilen yemekte yine Türklerin eski geleneklerinin bir devamıdır.
Ölen kişinin ardından kutsama amaçlı 7, 40 ve 52 olarak bilinen günlerde Türk cenaze adetlerindendir, bu sayılar aynı zamanda kozmik sayılardır.
7 gök katlarını, 40 olgunluğu, 52 ise güneşin 1 yıllık döngüsünü ifade eder ki 52 hafta bir yıllık zaman dilimine denk geliyor.
Geçmişte Türklerin ölen kişi için yemek verilmesi geleneği de bugün mevlid yemeği olarak devam ediyor
Yine ölen kişinin mezarının üzerine su dökülmesi de eski Türk inanç ve gelenek sisteminin bir parçası olarak halen devam eder.
Hangi ırktan, inanç sisteminden olursa olsun insan doğası gereği geçmişte bilinçaltına işlenen ve asla unutmadığı gelenekleri devam ettiriyor.
Avrupa’da, Amerika’da veya yerkürenin bir başka coğrafyasında eski toplumların da kendisine göre kadim geleneklerini halen bir şekilde sürdürdüğü biliniyor.
Sonuçta insan her türlü ırksal, inançsal farklılığına karşın bilinçaltı kodlarına yazılanlarla geçmişten bugüne ve yarına olan gizemli yolculuğunu sürdürüyor.