Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi ile ATUDER’in iş birliğiyle düzenlenen “27’nci Acil Tıp Kış Sempozyumu” 10-12 Mart 2023 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Sempozyumun “Deprem Özel” oturumunda, 6 Şubat depremlerinden hareketle, herkesin görevinin ve yerinin nokta atışı belirleneceği, askeri tatbikat planlarına benzer bir “Afet Master Planı”nın hazırlanması gerektiği fikri öne çıktı.
Acil Tıp Uzmanları Derneği (ATUDER) ile Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen 27’nci Acil Tıp Kış Sempozyumu, 10-12 Mart 2023 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Üniversitenin Abdülhamid Han Oditoryumu’nda yer alan Erich Frank Konferans Salonu’nda yapılan sempozyumda, birçok disiplinde acil müdahale yöntemleri ve acil tıp uygulamaları, konunun uzmanı akademisyen ve hekimlerle ele alındı.
Sempozyum kapsamında ikinci gün gerçekleştirilen “Deprem Özel” oturumunda, 6 Şubat depremlerinden edinilen tecrübelerden hareketle, askeri sisteme benzer şekilde, herkesin görevinin ve yerinin nokta atışı belirleneceği bir “Afet Master Planı”nın bir an önce hazırlanması gerektiği değerlendirildi.
Prof. Dr. Bilgin: “Acil tıp hekimliği olgunluk seviyesinde”
İlk gün gerçekleştirilen, Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan açılış töreninde konuşan Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Bilgin, acil tıp hekimliğinin ülkemizde 30 yıllık bir geçmişi olduğunu kaydederek “Şu an acil tıp hekimliği ülkemizde olgunluk seviyesinde diyebiliriz. Ülkemizde 5 bin civarında acil tıp uzmanı var. COVID-19 pandemisi ve 6 Şubat deprem felaketinde acil tıp uzmanlığının önemi, toplum tarafından bir kez daha anlaşıldı. Bölgeye arama kurtarma ekiplerinden sonra ilk ulaşanlar acil tıp uzmanları oldu. Onlarca hayat kurtardılar” diye konuştu.
Prof. Dr. Cander: “Hekim acil tıbbı seçmez, acil tıp hekimi seçer”
Daha sonra kürsüye gelen Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve ATUDER Başkanı Prof. Dr. Başar Cander, “Acil tıp aslında her hekimin alanı. Bir hekim, her alandan kaçınabilir ama acil tıptan kaçınamaz. Hekim acil tıbbı seçmez, acil tıp hekimi seçer. Biz öğrenciyken acil tıbbın eşsiz bir branş olduğu, 21’inci yüzyılın branşı olacağı söylenirdi, meğer 21’inci yüzyıl birçok afete ve felakete gebeymiş. Acil tıbbın bu şekilde ifade edilmesi o nedenleymiş. Tüm felaketlere en önde biz acil tıp uzmanları en ön safta koştuk. 2021 yılında acil servislere Türkiye’de toplam 120 milyon hasta başvurusu gerçekleşmiş. Bu da acil servislerdeki iki büyük sorunu oluşturuyor. Birincisi aşırı kalabalık, ikincisi de şiddet” dedi. Prof. Dr. Cander daha sonra ATUDER çalışmalarından ve kongrelerinden örnekler verdi.
Sempozyumun ilk gününün ilk oturumunda “Dahili Aciller” konusu ele alınırken sonraki günlerde gerçekleştirilen oturumlarda kalp masajı, solunum, nöroloji, kalp, travma ve toksikoloji gibi hemen tüm disiplinlerde acil tıp uygulamaları ve acil durumlar tartışıldı.
Depreme özel panel
Programın 11 Mart Cumartesi günkü etabında ayrıca özel bir deprem oturumu da yer aldı. Oturumda Türkiye'nin son 100 yıllık afet tablosu ve afet süreçlerindeki sağlık konuları ele alınarak deprem bölgesinde görev yapan hekimler tarafından deneyim paylaşımı yapıldı. Oturumda konuşan Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bahadır Taşlıdere, Üniversitenin Önceki Dönem Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Tuncay, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Behçet Al ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Acil Tıp Uzmanı Dr. Davut Tekyol, deprem bölgesinde sağlık çalışanlarının yaşadıkları hakkında bilgi verdi.
“Afet tıbbı acil tıbbın yan dalı olmalı”
Depremin ilk gününden itibaren yaşadığı tecrübeleri paylaşan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Acil Tıp Uzmanı Dr. Davut Tekyol, “Böylesi büyük bir afete önceden hazır olunup olunamayacağı konusunda şüpheliyim. O kadar çok bina yıkıldı ki, deprem sonrası bölgede ilk müdahalelerde yer alması gereken arkadaşlarımız bile afetzede olup kendisinin ve ailesinin canının derdine düşmek durumunda kaldı. Zaten felaketin boyutunu bu kadar büyüten de zannımca bu kadar çok binanın yıkılması oldu” diye konuştu. Tekyol ayrıca afet tıbbı alanının hemen tüm disiplinlerde bulunduğunu ancak etkin müdahale için afet tıbbının acil tıp branşının yan dalı olması gerektiğini söyledi.
“Askeri tatbikat planları gibi afet planımız olmalı”
Sözlerine Türkiye’de son 36 yıl içinde 12 yılda bir büyük bir deprem olduğunu hatırlatarak başlayan İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Behçet Al, “Bu durum bize Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu kesin ve net bir şekilde gösteriyor. O zaman bizler de buna göre tedbir almalıyız. İlkokuldan üniversite bitimine kadar tüm formal eğitim sisteminde ciddi, sistematik, profesyonel ve zorunlu bir afet eğitimi geliştirilmeli. Ayrıca arama-kurtarma ekiplerinden sağlık ekiplerine kadar herkesin, olası bir afet durumunda nerede ne yapacağının en ince ayrıntısına kadar, askeri tatbikat planları gibi, ordu disiplinine benzer bir şekilde belirli olduğu bir ‘Afet Master Planı’ olmalı. Buna bugünden itibaren başlamalıyız, yoksa olay günü hiçbir şey yapamayız. Bunları yapmazsak asıl depremi o zaman yaşarız” dedi.
“Müdahale henüz enkaz altında başlamalı”
Depremlerde yaşanan ölüm olaylarının yüzde 20’sinin enkaz altından kurtarıldıktan sonra gerçekleştiğini kaydeden Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bahadır Taşlıdere, “Bu nedenle enkaz altında kalan yaralıya müdahale, henüz yaralı enkaz altındayken, çıkarılmamışken başlamalı. Çünkü göçük nedeniyle gelişen ezilme vakalarında sorun sadece ezilen uzuvda değil, vücudun genelinde gözleniyor. Dolayısıyla sadece dışarıdan görünen yaralarla ilgilenmek eksik bir müdahale olabilir. Zira bu olayda, bizim literatürde ‘kurtuluş ölümü’ olarak adlandırdığımız durum sıkça gözlendi” diye konuştu.
“Kendini tuvalete kilitleyip ağlayan hekimler oldu”
Üniversitenin Önceki Dönem Rektör Yardımcısı Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı Prof. Dr. İbrahim Tuncay ise bu tip afetlerde en çok ortopedi uzmanına ihtiyaç duyulduğunun altını çizerek, “Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi’ndeki birçok arkadaşımız izin bile beklemeden derhal bölgeye hareket etti. Sadece Mersin Şehir Hastanesi’nde görev yapan ekiplerimiz, birlikte görev yaptığı başka kurumlardan gelen ekiplerle toplamda 5 bin civarında hastaya baktılar, irili ufaklı 600’e yakın operasyon gerçekleştirdiler. Felaketin boyutu o kadar büyüktü ki, hekim arkadaşlarımız bile fena halde etkilendi. O kadar ki hastalara ve varsa yakınlarına olumsuz bir duygu yaşatmamak için müdahaleden sonra kendini tuvalete kilitleyip hıçkıra hıçkıra ağlayan arkadaşlarımız bile oldu” ifadelerini kullandı.
Acil tıp alanı için son derece önemli konuların alanında uzman hekimlerce ele alındığı sempozyum, kapanış oturumu ve toplu fotoğraf çektirilmesiyle sona erdi.