Sakarya Üniversitesi "17 Ağustos Depremi ve Afet Çalışmaları" raporunda "Güney Kol" uyarısı:

- "Doğu Marmara Denizi altındaki sismik boşluğun Sakarya’da hasar oluşturması uzak olasılık değildir. Geyve-Mekece-İznik hattından geçen Güney Kol, büyük olasılıkla en son 1419 depremi ile kırılmıştır. Bu fay Kuzey Kol’a göre çok daha az hareketli olmasına rağmen uzun süredir sessiz olmasıyla M 7 büyüklüğü ya da biraz üzeri deprem üretecek enerjiye sahiptir"- "(Taşkınlar) Akışa geçen miktarı drene edebilecek yağmur suyu şebekelerinin bulunmaması dere yatağına ulaşan akış hacmini arttırmaktadır. Dere yataklarının bakımsızlığı sebebiyle yatağın dolu olması, taşkın taşıma kapasitesini azaltmakta ve taşarak sel hadisesine sebep olmaktadır. Dere yatağı üzerinde bulunan eksik mühendislik hizmeti almış sanat yapıları ve köprüler de havzadan gelen rüsubat sebebiyle tıkanıp taşkınları tetikleyen ve şiddetini arttıran en önemli insan faktörü olarak sayılabilir"

17 Ağustos 2021 Salı 19:35
Sakarya Üniversitesi

SAKARYA (AA) - Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi, 17 Ağustos 1999 İzmit-Adapazarı Depremi hakkında yapılan afet çalışmaları hakkında raporunu yayımladı.

Merkezin hazırladığı raporda, Sakarya ilinin de içinde bulunduğu Marmara Bölgesi'nde 3 kol halinde uzanan fay zonunun önemli bir deprem tehlikesine neden olduğu belirtilerek, bölgede 1600 yıl içinde büyüklüğü 6,8 ve üzeri 41 deprem, 20. yüzyıl içinde ise büyüklüğü 6,8 ve üzeri 8 ile büyüklüğü 5,0 ve daha büyük 53 deprem meydana geldiği aktarıldı.

"Kuzey Kol"un Doğu Marmara Denizi içinde kalan kısmının 1766'dan beri deprem üretmediği, Marmara Bölgesi içinde Kuzey Kol üzerinde 250 yıldır kırılmamış tek kesim ve sismik boşluk olarak özellikle İstanbul için büyük tehdit arz ettiği anlatılan raporda, "Doğu Marmara Denizi altındaki sismik boşluğun Sakarya'da hasar oluşturması uzak olasılık değildir. Geyve-Mekece-İznik hattından geçen Güney Kol, büyük olasılıkla en son 1419 depremi ile kırılmıştır. Bu fay Kuzey Kol'a göre çok daha az hareketli olmasına rağmen uzun süredir sessiz olmasıyla M 7 büyüklüğü ya da biraz üzeri deprem üretecek enerjiye sahiptir." değerlendirmesinde bulunuldu.

Raporda, geçen yıl yaşanan Sivrice-Elazığ ve İzmir depremleri ile bir yıllık süre zarfında Giresun, Artvin, Rize, Sinop ve Kastamonu'daki sellerin küresel afet arşivlerinden çıkarılan sonuçların Türkiye için de geçerli olduğunun önemli kanıtlarını oluşturduğuna değinilerek, bu olayların afet çalışmalarının ve afetlere hazırlık konusunun Türkiye için ne kadar önemli olduğunu gösterdiği vurgulandı.

Afet zararlarını azaltmada önceliğin afet sonrası kriz yönetiminden çok afet öncesi risk yönetimine verildiğinin altı çizilen raporda, afet oluşturacak tehlikelerin belirlenmesi, farkındalık oluşturulması ve zararlarının azaltılması için uygun yerleşim ile inşa tekniklerinin belirlenmesi ve öğretilmesi hususlarında SAÜ Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi, Fen Bilimleri Enstitüsü Afet Yönetimi Programı, İnşaat ve Jeofizik Mühendisliği bölümleriyle faaliyette bulunduğu kaydedildi.

- Derelerin yağış ve taşkın debilerinin 2 boyutlu modellemesi yapıldı

Raporda, İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman Sönmez'in danışmanlığında yapılan çalışmalarda, daha önce taşkınların meydana geldiği Sapanca, Geyve, Akyazı Kaynarca ilçelerindeki derelere ait 100, 200 ve 500 yıl tekerrüre sahip yağışlar ve bu yağışlar sonucu oluşabilecek taşkın debilerinin etkilerinin 2 boyutlu taşkın modellemesinin ilgili kurumlarla paylaşıldığı bildirildi.

Raporda, "Geyve ilçe merkezinin memba kısmında kalan ve yaklaşık 600 yıldır büyük bir deprem üretmemiş olan İznik-Geyve fay hattına 1,2 km mesafede yer alan Doğantepe göletinin kısmen veya tamamen yıkılması durumunda oluşabilecek taşkın riskleri, ekonomik zarar, etkilenebilecek yaklaşık nüfus tespit edilmiştir. İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof.Dr. Emrah Doğan tarafından yürütülen Harita Genel Komutanlığı Araştırma Projesi kapsamında İzmir ili Bergama ilçesinde yer alan Kestel Barajı'nın yıkılması durumunda oluşacak taşkın riskleri belirlenmiştir." değerlendirmesinde bulunuldu.

Taşkınlarının doğal sebeplerinin dışında havzadaki ormansızlaştırma, geçirimli yüzeylerin yerini beton asfalt gibi geçirimsiz yüzeylere bırakmasının düşen yağışın zemine sızma miktarını azalttığı ve akışa geçen hacmin artmasına sebep olduğu vurgulanan raporda, şunlar kaydedildi:

"Akışa geçen miktarı drene edebilecek yağmur suyu şebekelerinin bulunmaması dere yatağına ulaşan akış hacmini arttırmaktadır. Dere yataklarının bakımsızlığı sebebiyle yatağın dolu olması, taşkın taşıma kapasitesini azaltmakta ve taşarak sel hadisesine sebep olmaktadır. Dere yatağı üzerinde bulunan eksik mühendislik hizmeti almış sanat yapıları ve köprüler de havzadan gelen rüsubat sebebiyle tıkanıp taşkınları tetikleyen ve şiddetini arttıran en önemli insan faktörü olarak sayılabilir. Dere yatağından taşan suyun yıkıcı etkisi ise yine insan faktörü olarak sıralayabileceğimiz dere yataklarına yakın yerlere yapılan yapılaşma sebebiyle artmakta böylece büyük ekonomik kayıplar ve can kayıplarına sebebiyet vermektedir."

Raporda, özellikle Sakarya Nehri'nin Sakarya il sınırları içerisinde oluşturabileceği taşkın risk durumu ve nehre bağlanan derelerden özellikle ilçe merkezi ve meskun bölgeler içerisinde kalmış dere ve nehirlerin taşkın risk analizleri yapılarak etrafında yer alan riskli alanların ve riskli yapıların tespiti yapılması gerektiği anlatılarak, "Son yıllarda taşkınların meydana geldiği Geyve, Kaynarca, Karapürçek, Karasu, Hendek, Akyazı, Sapanca ve Serdivan örnekleri bu afet için bir an evvel harekete geçilmesi gerektiğini bizlere hatırlatıyor. Günümüzde artış gösteren yağışlar eğer gerekli tedbirler alınmazsa daha sık karşılaşacağımız bir afet halini alacaktır." ifadeleri kullanıldı.




Anahtar Kelimeler:
PehlivanköyPanayırPavli
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner55

banner48

banner72

banner62

banner73