Evren,Dünya,Toplum hızla değişiyor.
M.Ö.600 /Tales'in ilk okulu Milet'ten beri okullaşma sürecinde insanlık.Yunanistan ve Roma dönemi okullar.
Topluca ders verilmiyor o dönemler.
Eflatun'un "akademi"
Aristo'nun"liseum"dediği süreçlerden geliyor toplu öğrenme süreçlerine ve okullaşmaya varış.
Sümerlerin M.O.3200 yılları yazıyı,rakamı
,edebiyat,matematik,
ölçüm üzerine buluşları ile günümüz kurumsal eğitime evrilme süreçlerini yaşamış insanlık.
Sonrası da Akadlar,
Yahudiler,Asurlular,
Fenikeliler ;Sümerlerin sürecini devam ettirmişler.Fenikelilerden ögrendikleriyle de Yunanlılar; Batı Eğitim tarihini başlatmışlar.
Antik Mısır ve Persler de dünyanın diğer
bölgelerine Mezopotamya geleneğini taşımışlar ...
Daha çok öğretmek içerikli okullar.
18.yy Fransa'da ,19.yy başlarında İngiltere ve İtalya'da okul öncesi okullar açılıyor.
1841/İsviçreli Eğitimci Friedrich Froebel "çocuk bahcesi"anlaminda ilk "kindergarteni"kuruyor.Oyun aracılığı ile gelişim ve dış dünya ile iletişimle öğrenme oluyor.
1907/İtalya'da İlk çocuk evini Maria Montessori açıyor.
Sıkı disiplin yerine "neyi-ne zaman-"
öğreneceklerine çocukların kendi karar vermeli düşüncesinin doğruluğunu savunuyor.
Farklı modeller ve içeriklerde okullaşma yaygınlaşıyor.
......
Bireyler bilginin baş döndürücü hızında içerik temelli öğrenmede güçlük çekiyor. Gelecekte insanlar daha büyük bireysel sorumlulukla başbaşa kalacaklar için çocuklar kendi kendilerini yönetmeyi ve kendilerini Öz değerlendirmeye tabi tutmalarını kavramalıdır. Bu temelde de okullar işlevsel yükümlülük üstlenmelidir. Günümüzde başkaları ile iletişim kurabilme, deneyimleri paylaşma,
işbirliği yapabilme ,
bilgi alışverişinde bulunma becerisi hayati önem taşıyor.
Karşılıklı dinleme,
anlama eğitimi temel
olmalıdır.
Evrensel düzlemde insanlar;yaşamın eşit ortakları olarak kabul edilmeli ve böyle eğitilmelidir.
Öğrenciler okulun sakini olmaktan çıkıp sahibi olma yolunda çözümün paydaşı olmalılar.
Sadece sorgulanan değil sorgulama haklarını da kullanmalılar.
Teknoloji günümüzde neyi ,ne zaman ,nasıl öğrenilmesini zaten mümkün kılıyor. Öğrenciler gerek teknolojik,gerekse akademik olarak
sorumluluk almalarını öğrenme deneyimlerini biçimlendirmeyi eğitimlerini planlamalarını ve bu konuda yetkinliklerini geliştirmelidir.
Çocuklar tutku duydukları işe yoğunlaşıyorlar ve bu konuda çalışma azmi gösteriyorlar. İnanılmaz kapasiteye sahipler. Yeterki öğrenmede bu tutku yaratılsın.
Çocuklar edindikleri becerileri kolaylıkla aktara biliyorlar.
Okullar ; doğadaki Biyolojik çeşitlilik gibi
bu gerçekliğe uygun bireysel çeşitlilik konusunda da hoşgörülü olmalı ve gereğini yapmalıdır.
Dünya"ya hükmedenler ,
Erk sahipleri ihtiyaç duydukları işgücü için eğitimi planlayıp programlamış olabilirler.Gerçekte bu. Düşük ücretli ama sadık biat eden ,söyleneni yapan İş gücümü aranılan?
Olası hak arayışlarını ve karşı duruşları başlamadan yok etmek projesimi eğitim?
Ama unutulmasın ki otoyolların yarıkları arasında kökü kazınamayan otlar hep vardır.
O otlar ; otoyolları yara yara yine günışığına çıkarlar birer "Kardelen" gibi...
Dünyaya hükmeden yönetenler; insanları yabani otlar gibi görmemelidirler. Egemenlikleri için özgürleşen insana insanlık adına özgürce tavır ve tutum sergileyen lere aslında onlar da hoşgörülü yaklaşmalı... Çünkü yüzlerce yıllık evrensel insanlık azmi insanlığı bugüne taşımıştır.
Yönetenler değişse de insanlığın özgürlük mücadelesi,hak için sömürgeciliğe karşı duruşu hep var olmuştur Asıl mesele otoyolun yabani otlarını genişletip ,gücüne inanarak,herkesin hak ettiği insanca yaşamı ve tüm insanlık için eğitimi kurumsal kılmalıyız. Totaliter eğitimin amacı; hiçbir zaman bir görüşün aşılanması olmamıştır.Asıl amaç herhangi bir görüş oluşturmak kapasitesine
engel olmaktır.
. Bizim kültürümüzde; ailede, okulda ,işyerinde, yaşamsal ortamlarda eleştirel düşünme birer tehdit olarak algılandığı
için "özgür birey"gelişimi defoludur.
Her birimiz çocuklarımız için en iyisini istiyoruz. Fakat yaşam biçimimiz davranışlarımız ,eğitim yaklaşımlarımız ve kurumlarımızın yapısı buna yönelik değil.
Artik çocuklar için en iyisi yerini en çoğu haline dönüştürüyoruz.
Ailede,okulda,işyerinde,
hayatın her alanında konuyla ilgili herkesin paydaş olarak yapılması gerekenlerde söz ,yetki ve karar hakkı olmalıdır. Süreçte; öğretmenlerin öğrencilerin ve velilerin de söz hakkı olmalıdır.
...........
Kaynakları hızla tükenen bir dünyadayız.
Çocuklar "en iyi "yerine "en çoğunu "almanın çabası içerisindeler.
Ve Dünya'yı daha hızlı tüketir oldu çocuklar.
Fakat kendileri
dışındaki nedenlerden dolayı hep kaybedenler çocuklar.
Acaba okullar mı okul kültürü mü çocuklarımızı geleceğinden yoksun bırakıyor ?
Düşünmeyen, sorgulamayan, araştırmayan,
merak etmeyen, sorumluluk bilincinden yoksun, bir insan yetiştirmek için mi var okullar?
Şu anda hemen hemen her eğitim kurumunun vizyonunda bu söylediklerimin tam tersi var yazılı olarak... Ama içselleştirilmiş ve kültüre dönüşmüş değil.
Çocuklara biberonla süt içirmek yerine ;inekten süt sağmanın öğrenme sürecini yaşatmalıyız. Nitelikli eğitim, yaşam içerisinden öğrenme ile gerçekleşir .
Çünkü eğitim ;
ham verileri işleme, anlama,dönüştürmedir.
Öz saygısızlık tutumunu
öz güven diye adlandırıp
çocuklara yanlış zemin oluşturuyoruz.
Çocuklarımıza karşı ölçülü,dengeli,şeffaf,
özü sözü bir,samimi ve sahici davranmalıyız.
Gereksiz pohpohlama ego şişirir. Zararlıdır.
Hem kendisine ,hem topluma...
Büyük felsefe sistemlerinin özü,
"öz değerlendirme"dir. Oysa biz çocukları yani öğrencilerimizi; ailede ebeveyn yargılarıyla, okulda daha önceden hazırlanmış hazır testler ve göreceli değer yargıları ile ele alıp değerlendiriyoruz.
Çocuk bu anlamda niçin öz değerlendirme yapsın?
Nasıl olsa onun yerine düşünen, tasalanan, tasarlayan, planlayan ,değerlendiren yani yaşamını inşa edenler var.
Ohh ne ala !...
Niye çaba göstersin çocuk?
Ve böyle yetişip gelen toplum?
Toplumu ve toplumsal yaşamı ve düzeni sıkı bir merkezi denetim altında tutmak için çocuklar doğuştan itibaren;
itaat eden, biat kültürüne ait olan ,söz dinleyen ,eleştirmeyen olanla yetinen ,kanun ve kuralları çizili sisteme saygılı olan ,haliyle eğitilmesi gerekiyor.
Yani bir baltaya sap olmak için emir kulu ol!.
Devlet aygıtı insan yaşamını ;her alanında ölçüp biçmezken, kurumsal yapılar ve kuruluşlar nasıl düşünmemizi ve
ne yapmamız ,neler hissetmemiz gerektiğine hükmetmezken kendimiz idik "insan" olarak .....
Savaşlar,kıtlıklar,
salgın hastalıklar,çıkarın devasa yapısı yeni dünya düzeni ;ulus devletler, devlet mekanizmasının giderek başrol oyuncusu olması, beraber devlet tekelinde ki eğitimi de belirler oldu.
Gerçek şu ki okul olmadan da insanlık öğrenme yolculuğunda hem daha özgün hem de daha özgürdü.
Sahi ;
Şeyh Bedreddin,
Mevlana,
Şeyh Edebali,
Taptuk Emre,
Hacı Bektaşi Veli
Aristo,Sokrates hangi okullardan mezunlar?
HAYAT, EN BÜYÜK OKULDUR...
Okumasını ,anlamasını, yaşamasını bilene...
İşin sırrı öğrenme
isteğidir ,
öğretmek hevesi değil .
23/25 yaşına kadar okuyup ve işsiz kalan üniversite mezunları yönetenler ve en üsttekiler, ben bilirim diyen yetkililer ;konunun paydaşlarına,yetkinlerine kulak vermelidirler.
Dürüstçe soralım ;
okullar çocuklarımızı yarınların da toplumsal rolleri içinde hayata yönelik eğitebiliyor mu?
Diplomalı işsizler ordusu için mi okullar var?
Sahiden ,samimice söyleyiniz :
Okullar ne işe yarar?
16.12.2021/
Kuşadası
Murat KAYA
Eğitimci