Bir söz var kadınlara atfen söylenen:
“Erkek gibi kadın..”
Güya bu sözle o kadın yüceltiliyor, ne kadar değerli falan olduğu ifade edilmeye çalışılıyor.
Oysa, “Erkek gibi kadın..” ifadesi kadınlara dönük cinsiyetçi ağır bir hakarettir.
Birincisi kadın üzerinden yine her zaman ki erkek yüceltiliyor, ikincisi ise kadının cinsiyet olarak ne kadar önemsiz olduğu vurgulanıyor.
Ne demek, “Erkek gibi kadın..”
Birileri erkek olmayı üstünlük saydığı için kadını başarılı ve güçlü göstermek adına güya böyle bir laf eder.
Çünkü bir kısmın bilinçaltında kadın ikinci sınıftır, kötüdür, şeytandır, hiçbir şeye yaramaz, erkeğin koşulsuz ve şartsız kölesidir.
Evinde eşinden dayak yiyen, işyerinde patronun, müdürünün, amirinin, şeyhinin, şıhının, akrabasının, komşusunun tacizine uğrayan, sokakta lafla sarkıntılık edilen genç kızlar, kadınlar zulmün her türlüsüne maruz bırakılıyor.
Kadın cinayetlerinde ki artışın nedeni araştırıldığında altından aileden başlayarak toplumun genelini sarıp sarmalayan ‘kadın düşmanlığı’ olduğu çıkıyor.
Dünya kadınlar için cehennem olup çıkıyor.
Ülkemiz ise kadına dönük cinayetlerin, kötü muamelenin zirve yaptığı bir süreci yaşıyor.
Nazım Hikmet’in dizelerinde ki gibi:
“Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen..”
Bir takım doğmalar, kültürel ve sosyal kimi şartları da kullanarak kadını ikinci sınıf insan olarak görmek bu ülkenin kaderi değildir.
Kadınların yaşamın içinde erkeklerle birlikte aynı şartlarda, koşullarda yaşaması en doğal hakkıdır.
Cinsiyetçi bir ayrımcılığın olmadığı bir dünya özlemiyle..
