Binlerce öğrencinin heyecanla beklediği ara tatil başladı. Yüksek başarılar beklenen çocukların zayıf derslerinin olması velileri düşündürürken, Uzman Klinik Psikolog Begüm Demir, “Çocuğun getirmiş olduğu karne, her ne kadar onun başarısına yönelik bir sonuç gibi gözükse de ailelerin de o sonuçlarda kendi paylarının yer aldığını fark etmelidir” dedi.
İlk ve orta dereceli okullarda eğitim alan yaklaşık 19 milyon öğrenci, 20 Ocak Cuma günü karnelerini alarak 6 Şubat’a kadar sürecek olan sömestr tatiline girdi. Böylece milyonlarca evin en önemli gündem maddesi de “karne” oldu.
“Veliler kendilerini de değerlendirmeli”
Karne konusunda velileri uyaran Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Begüm Demir, “Karne, her ne kadar çocuğun başarısına yönelik bir sonuç gibi gözükse de ailelerin de o sonuçlarda kendi paylarının yer aldığını fark etmelidir” dedi. Demir, “Velilerin ‘Çocuk için uygun ders çalışma ortamı sunabildik mi? Çocuğun nasıl hissettiğini, neler yaptığını, ideallerini konuşup onu anladığımızı gösterdik mi? Onun fikirlerini önemli görüp fikir alışverişi yapabiliyor muyuz yoksa eleştirel bir tutumda yaklaşarak onu kısıtlıyor muyuz?’ gibi soruları kendilerine sormaları bu süreçte büyük önem taşır. Bunun yanında sınıf öğretmeni ve rehber öğretmenlerle de yeterli iletişime geçebilmek durumunu takip edip, neler yapılması gerektiği konusunda destek almak yardımcı olacaktır” diye konuştu.
“‘Her koşulda yanındayız’ mesajı verilmeli
Çocukların karne sonuçlarına göre farklı duygudurum değişiklikleri yaşayabileceklerinin altını çizen Demir, “Çocukların bir yarım dönem sonunda almış oldukları karne sonucunda çocuklar, ders başarılarına yönelik çeşitli duygular yaşayabilmektedirler. Heyecan, sevinç, üzüntü, öfke gibi durumlar içerisinde olabilirler. Ebeveynler ise karne sonuçları ne olursa olsun, çocuklarını bu başarı derecesinden ziyade onların her koşulda yanında olacaklarını ve kabul ettiklerini göstermeleri gerekir. Sonuçlar sevindirici olduğunda elbette takdir edeceğimiz gibi beklenilen sonuçlar gelmediğinde de onları gereken konularda destekleyebileceğimizi belirtmek ve duygularını anlayışla karşılayabilmek önemlidir” dedi.
“Olumsuz tepkiler çocuğa kendini değersiz hissettirir”
Olumsuz tepkilerin son derece yıpratıcı olabileceğini hatırlatan Demir, “Bu tepkiler çocuğun, yetersiz ve değersiz hissetmesine yol açılmış olunur. Düşük notlarının yanında daha başarılı sonuçları olan derslerini de konuşarak onu takdir ettiğimizi gösterip daha olumlu hissetmesini sağlamak ve düşük notları için neler yapılabileceğini konuşmak önemlidir. ‘Senin sonuçlarına yönelik üzgünlüğünü anlıyorum, başka derslerde başarılı olduğunu da görebiliyorum. Bu derslere de aynı özenle yaklaşarak daha iyi sonuçlar elde edebiliriz. Sence neler yapabiliriz?’ gibi onu anladığımızı ve yanında olacağımızı belirten şekilde davranmak, çocuğun daha olumlu hissetmesine ve çözüme yönelik hareket etmeye olanak sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.
“Başkalarıyla kıyaslamayın”
Çocukların başarısının değerlendirilmesinde başkalarıyla kıyaslanmasından uzak durulması gerektiğini vurgulayan Demir, “Çocuğun, başarılı veya başarısız bir sonuç getirmesi fark etmeksizin o ve diğer çocuklar arasında kıyaslamaya yönelik cümleler kullanılmamalıdır. Çocuk kendi potansiyeli içerisinde değerlendirilmelidir. Aksi takdirde ‘Ben ancak başarılı olduğumda değer gören ve sevilen biri olacağım’ şeklinde yanlış öğrenmeler geliştirerek, gelecek yaşamında da bu yanlış öğrenme ile onun özgüvensiz ve kaygılı bir yapıya sahip olmasına zemin hazırlanmış olunur” değerlendirmelerinde bulundu.
Sömestr tatili nasıl değerlendirilmeli?
Demir, sömestr tatilinde çocuğa ders çalışma baskısı yerine onu geliştirebilecek aktiviteler önererek, tatilin nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusunda şu açıklamalarda bulundu: “Bu kısa tatil döneminde, çocuğun eksik olduğu noktaları sürekli gündeme getirmek ve ders çalışmasına zorlamak yerine çocuğu da geliştirebilecek aktivitelere yönlendirmek daha olumlu sonuçlar verecektir. Tatilin adı üstünde tatil olduğunu unutmamak önemlidir. Bu süreçte bilgisayar, telefon, tablet gibi araçlarla gereğinden fazla vakit geçirmesini önleyebilmek adına anne babaların da dahil olabileceği eğlenceli aktiviteler yapılabilir. Birlikte tiyatroya gitmek, müze gezileri yapmak ya da ev içerisinde kelime oyunları oynamak, birlikte film izlemek gibi aktiviteler çocuğun ilgi alanının genişlemesine ve aile içi iletişiminizin de kuvvetlenmesine olanak sağlayacaktır. Daha önce yapmadığınız etkinlikleri araştırıp onlara yönelmek de çocuğun bakış açısını farklılaştırarak zihinsel gelişimine de katkı sağlayacaktır. Bu tür aktiviteler de elbette çocuğun yeni döneme daha motive başlamasını sağlayarak daha başarılı olmasını desteklemiş olacaktır.”
Uzman Klinik Psikolog Begüm Demir