Eğitim ve Gelecek-13
İnsanlığımızı,insan onuruna yaraşır etik değerlerle gelistirip; dijital çağa uyum içinde, girişimci ve gelişimci olmalıyız.
Her çocuğun evinde, eğitim amaçlı kullanılan teknolojik araçlar, yüksek hızda İnternet bağlantısı ve en önemlisi mutlaka KİTAPLIĞI olmalıdır.
Sosyal devlet,bu sorunu çözerek sorumluluğunu yerine getirmelidir.
Eşitsizlik,tüm dünyada ailede,toplumsal yapıda ve okullarda devam ediyor. Oysa dünyanın bütün çocukları ;bilimsel düşünce temelli,nitelikli eğitimi ve adil bir dünyayı hak etmektedir.
Elbette her çocuk, kapasite olarak eşit değildir.
Fakat her çocuğa eşit fırsatlar sunulmalıdır.
İlber Ortaylı:"Yetenek değerlendirilecek konudur. Bunun sınıfı ve zemini olmaz. Keşfedilmemiş, değerlendirimemiş her çocuk dünyanın kaybıdır. " der.
Her çocuğa özgü ihtiyaç olan, fırsatları,kayıtsız şartsız sağlamak, eğitimin gereğidir.
Özel yetenekli,üstün kapasiteli çocuklar mutlaka ayrı ele alınmalıdır.
Okullar arası giderek artan başarı ve başarısızlık farkları ortadan kaldırılmalıdır.
Bunun için gereken önlemler de alınmalıdır.
Okullar; bilimde,sanatta, edebiyatta,sporda,sosyal ve duygusal gelişimi de gözeterek ,tüm alanlarda öne çıkan çocuklara da yüksek standartta eğitim fırsatları sunmalıdır.
İşte Atatürk'ün, Cumhuriyet felsefesi ve varsıllığı budur.
Sosyal devlet olmak da budur.
Eğitimli bireylerin düşüncelerini özgürce ifade etmesi, sorgulama ve araştırma merakı, bilgi sahibi olarak fikir yürütmesi engellenemez.
Atatürk'ün,Cumhuriyet devrimleri ile hedefini oluşturduğu ULUSAL AYDINLANMA, öncelikle eğitim seferberliği; öğretmen aydınlanması ile olmuştur.
Bilinir ki siyasiler eğitimi teknik bir konu olarak ele alırken; eğitimciler sistemli ve kapsamlı bir dönüşüm olarak ele alır.
Günümüzde, çocuk yetiştirirken sussun diye cep telefonu verip cezalandırmak için elinden bilgisayarını almak da yanlıştır.
Eğitimde, ÖDÜL ve CEZA olmamalıdır.
Hatta Özgür Bolat'ın ifadesiyle "Çocuklarımızı ödülle cezalandırmaktan da vazgeçilmelidir."
Çocuğu,yüreklendir,destekle...
Şimdiki gençliğin yaman zorlukları var.
Çünkü yaşanılan dünyada büyük rekabet var.
İyi bir iş bulmak zor.
Bulduğu İşte devamlılık kolay değil.
Üniversite mezunları, kendi alanlarında çalışamıyor, çalışmıyor.
Yaşam giderleri çok pahalı...
Geleceğini göremiyor.
Hak,hukuk, Liyakat hak getire...
Böyle bir dünyada hangimiz genç olmak isteriz?
Gençler, ellerindeki ile sahip olmak istedikleri arasındaki uçurumdalar.
UMUT, yükseklerde uçsada GERÇEKLİK,ezip geçiyor.
Emek giderek değersizleşiyor.
Çok çalışıp az kazanıyorlar.
Eskiden tek maaşlı bir aile dahi çocuklarının eğitimini sağlayıp,ev sahibi olmasına katkı sunarken;şimdi Üniversite mezunu iki genç evlenmekte ekonomik olarak güçlük çekiyor ve bırakınız ev, araba sahibi olması hayal oldu...
Günümüzde bilgi teknolojileri ve biyoteknoloji,insanlığı acaba daha mı zora sokuyor?
İnsanlık,buharlı makineler,makine devrimi,sanayi devrimi, bilişim devrimi, biyoteknoloji devrimi ile ilerlerken; insanlığın büyük çoğunluğu eğitimsizlik, sağlıksız yaşam,talan edilen çevre ve doğa içinde açlık, işsizlikle mücadele ediyor.
O zaman bilimsel gelişmeler kimlerin işine yarıyor?
Fakir Baykurt:"Kafasının içine eğitim ışığı giren bir halkın yurdunu; sömürge olarak elde tutmak zorlaşır."der.
Onun içindir ki toplumlarin geri kalmışlığını sağlamak istiyorsanız aydınlanmayı ortadan kaldırmalısınız.
Bugün bir çok ülkede egemenler, bunun için siyasi erki elinde bulunduruyor.
Dünyanın varolan bütün nimetleri tüm insanlığa yetecek ve artacakken bunca sorunun sebebi üzerinde düşünmek ve yeni bir yol bulmak gerekir.Dün dünde kaldı cancağızım....
Yeni şeyler söylemek lazım da ne söylemeliyiz?...
