İ.Ö 3500 bin civarında Mezopotamya ve Anadolu topraklarında yaşayan Sümerler yazıyı buldu.
Yazı ile alfabenin bulunuşu eş zamanlıdır.
Bilindiği üzere Sümerler, Mısır, Asur, Babil, Elam, Akad ve Hitit’ler de çivi yazısıyla dillerini taşa ve sonrasında ise kâğıda dökmüştür.
Günümüzden 5 bin yıl öncesinden başlayarak insanlar düşüncelerini taşlara bir takım şekiller sonrasında ise alfabe ile çivi yazısıyla ifade etmiş.
Bu sayede insanlık tarihinin eski ve kadim geçmişini bugün öğrenebiliyoruz.
Günümüzde yazı yoluyla bilgi aktarımı dijital ve sanal ortamda akıl almaz bir hızda gerçekleşiyor.
Dünyanın bir ucunda ki olayı dakikasında iletme ve öğrenme araçlarına sahibiz.
Hangi dil veya lehçe olursa olsun yine teknoloji sayesinde bir dili farklı dillere çevirebiliyoruz.
Tüm bunlar aslında insanlığın geldiği müthiş noktayı gösteriyor.
Bundan sonra ve onlarca, yüzyıllarca yıl sonra insanlık nasıl bir yaşam sürecek?
Mesela yazı yerini teknolojinin getirdiği bir başka değişime terk edecek mi?
Örneğin düşünce yoluyla iletişim kurmak gibi!
Geçtiğimiz yıl dünyaca ünlü işadamı Elon Musk, ‘Neuralink’ adını verdiği şirketi ile beyin-makine ara yüzlerini geliştireceklerini açıklamıştı. Ağustos ayında ise geliştirilen cip dişi bir domuza takıldığı bildirildi.
Sonuç olarak beyninde cip takılı insanlar bilgiye ulaşma ve aktarımını yazmadan, konuşmadan halledebilecek.
O zaman bugünkü yazı, alfabe, bilgi aktarımı ve kullanılan teknolojiler tıpkı bizden 5 bin yıl önceki gibi geri ve basit bir yöntem olarak algılanacak.
Sonuç olarak, insanlık küresel çapta bilim sayesinde akıl almaz şekilde geleceğe dönük yolculuğunu sürdürüyor.
Yapay teknoloji ile yarı robot "cyborg" insanların çağına girmiş bulunuyoruz.
Geçmişte yaşamakta ısrar etmek geleceğin dünyasında kesinlikle olmamak demektir.
Hani güzel bir söz var ya:
“Geçmiş geçmişte kaldı şimdi yeni bir şeyle söylemek zamanıdır..”
Aynen, öyle!
