Günümüzde insanın değeri herhangi bir cisimden farklı olmadığı dönemi yaşıyoruz. İnsan değersizleştikce alkışlıyoruz.
İnsanın değersizleşmesine pirim veriyoruz.
O değersiz insanın özünde biri kendimiz olduğunu idrak etmiyoruz, edemiyoruz. Kendimizi olaylardan soyutluyarak bakıyoruz.
Bizim dışımızda ki insanlar içinmiş gibi düşünüyoruz.
Tavuklar kadar değeri olmayan insanlık dönemi gerçekleşmiş oldu.
Sanıyorum en değerini kaybedenler, bizim coğrafyamızdadır.
Öldür öldür bitmiyor. Önce dizilerle başladı bir kılıç darbesi ile üç beş kişi doğratıldı. Kılıç darbesiyle çıkan kan, kurşunla çıkan kan, kırmızı çiçek gibi fırlattırılarak gözümüze sokuldu. Sonra taradılar, kurşun sayısından çok insan yere serildi.
Film ve diziler vazifesini fazlasıyla tamamladı.
Fakat çekimler devam ediyor.
Sonra savaşlar başladı.
Ortadoğu şavaşları,Ukrayna savaşı, Filistin katliamı.
Savaşın benzerini seyrediyorduk zaten, Dizi, film veya gerçek savaş Fark etmedi, bu yüzden.
Hiç etkilenmedik, hiç canımız acımadı, belkide kabuk tutmuş nasırlaşmış bir görsellik gibiydi.
gerçek savaşları toplum algılayamadı.
Toplumsal tüm değerler yok edildi.
Ne akıl verecek aile büyüğü, nede dinleyecek evlat kalmadı.
Toplumsal amacın yerini, bireysel amaçlar almak zorunda kaldı.
Günü kurtarmak, çalışmak ve para için çalışmak, bireysel tek amaç oldu. İnsanlardaki tüm sinir uçları köreldi. Değerdizlik, duyarsızlığı doğurdu.
Duyarsızlık hat safhada oldu.
Sanırım besinlerlede buna destek sağlandı.
Yoksa bu kadar duyarsızlık mümkün değildir.
Satılmadık kurum satılmadık değer kalmadı.
Uzun yıllar üzerinde çalışılmış bir proje olmalı, başka türlü başarı sağlayamazlardı.
Tekrar ihalesi yapılmayacak şatları konularak, dört başı mahmur ihaleler veriliyor. geleceğimiz ipotek altına alınıyor.
Tınan yok.