Cumhuriyet,
“Düşman cesedimi çiğnemeden Antep’e giremez!” diyen Şahin Bey’in,
Henüz 22 yaşındayken Akhisar’da şehit düşen Makbule Hanım’ın,
Kahramanmaraş’taki Kurtuluş hareketini başlatan Sürtçü İmam’ın,
Cepheye silah taşıyarak mücadeleye yardımcı olan Satı Çırpan’ın,
İstiklal mücadelesinde özellikle de Sakarya Meydan Muharebesi, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde büyük katkıları olan Fevzi Çakmak’ın,
Henüz 12 yaşındayken “Onbaşı” rütbesini hak eden Nezahat Onbaşı’nın,
Aydın’da, Malgaç Baskını ile düşmana ilk darbeyi vuran ve bölgedeki istiklal mücadelesini başlatan Yörük Ali Efe’nin,
300 kişilik Kuvayı Milliye güçleriyle beraber İzmit, Bursa, Adapazarı ve Bilecik’te işgalcilere büyük kayıplar verdiren Kara Fatma’nın,
276 kiloluk mermiyi sırtlanarak topu ateşleyen Seyit Onbaşı’nın,
"Bu kol vatana feda olsun," diyen Mehmet Er’in,
“Hanımlar, bu vatan hepimizin değil mi? Bu vatan sadece erkeklerimize mi ait? Biz vatanımız için bir şeyler yapamaz mıyız? Haydi! Herkes cephaneyi yüklensin. Doğru cepheye, cephane götürmeye gidiyoruz.” diyen Ayşe Hatun’un,
Çocuk olmalarına rağmen canları pahasına milli mücadele yer alan Fındıklıoğlu İbrahim’in, Sait Yalçın’nın, Kısakürekzade Şahap’ın, Etlioğlu Ahmet Duran’ın, Bombacı Ahmet’in, Şekerci Ökkeş’in ve Çuhadar Ali’nin ,
Annesinin, "Henüz küçüksün, seni hemen vururlar oğlum" sözlerine karşılık "Yaşım küçük ama imanım büyüktür anne. Şehit olacaksam, vatan ve millet uğrunda şehit olacağım. Ben ölmeliyim ki düşman sizlere ilişmesin" sözleri ile cevap veren Şekerci Ökkeş’in,
15 Mayıs 1919'da ilk kurşunu atan , Anadolu'da kurtuluş fitilini ateşleyen Hasan Tahsin’in,
Yatak çarşaflarından çuval yaparak 1914'te Sarıkamış Harekatı'nda cephede orduya destek için sırtlarında erzak ve mühimmat taşıyan lisede eğitim-öğretim gören 10-15 yaşlarındaki evlatlarımızın ,
Battaniyesini ıslanmasın diye cephaneye saran, bir yandan da bebeğinin donmaması için çaba gösteren ama donarak şehit olan Şerife Bacı’nın,
Erkek kılığına girerek Kurtuluş Savaşı’na katılan ve mühimmat taşımada görev alan Halime Çavuş’un,
Kurtuluş Savaşı’nda yaptığı ateşli konuşmalarla halkı harekete geçiren Halide Edip’in
Kastamonu’daki kadınları toplayarak cephedeki askerlerimiz için çorap, fanila ördürüp cepheye gönderen Hafız Selman İzbeli’nin,
Kurtuluş Savaşı’na katılan Fransızlarla çarpışan , keşif ve kundakçılık görevleri gerçekleştiren, çarpışmalara katılan, ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileriye atılarak şehit olan Tayyar Rahmiye’nin,
Yunan İşgali nedeniyle kocası Halil Efe ile birlikte Türk çetelerine katılan, Yunan kuvvetleriyle çıkan çatışmalarda görev alan, Kocayayla baskınında geri çekilen silah arkadaşlarına cesaret vermek için öne atılınca şehit olan Gördesli Makbule’nin,
Balkan Savaşı’na katılan I. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde savaşan Erzurumlu Kara Fatma’nın,
Çanakkale’de hayatını kaybeden eşinden kalan tek hatıra olan elmas küpelerini bozdurarak aldığı tüfekle dağa çıkan, Aydın’ın kurtuluşuna kadar Yunanlarla savaşan Çete Emir Ayşe’nin,
“Ya İstiklal Ya Ölüm” parolası ile tüm engellemelere rağmen direnişi başlattan 9. Ordu Müfettişi’nin,
Samsun’a giden Bandırma Vapuru’nun,
Kadını, erkeği, çocuğu tüm halkın topyekün mücadelesi sonucu ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’”, “ Efendiler! Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz.” diyen iradenin önderliğinde kuruldu.
Atamızın "Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız." Sözlerinde ifade ettiği gibi Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir.
1908 Hürriyet Devrimi’ni gerçekleştiren, Kurtuluş Savaşı’nı kan dökerek, bedel ödeyerek büyük bir zaferle kazanan bu halk , modernleşme ve aydınlanma tarihimizin yarattığı toplumsal damarıyla, geleneği ile bunu sağlayacaktır. Cumhuriyetin değerleri endişeye mahal vermeyecek şekilde üretici vasfı ile ilerici olması ile eğitimli olması ile çok büyük toplumsal değerlere sahiptir. Cumhuriyet mitinglerinde olduğu gibi, Silivri direnişinde olduğu gibi, Gezi Direnişinde olduğu gibi…
“Cumhuriyeti biz kurduk, onu devam ettirecek sizlersiniz. Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır. Cumhuriyet düşüncede, bilgide, sağlıkta güçlü ve yüksek karakterli koruyucular ister.”sözlerine cevap olarak diyoruz ki;
“ATAM SEN RAHAT UYU. “
Biz bu şarkının ruhu ile büyüdük,
ATAM SEN RAHAT UYU.