Türküler,
“Dane dane benleri var yüzünde
Can alıcı bakışları gözünde
Bin bir tat var edasında nazında
Dünyada yardan tatlı var mola
Salını salını gelen yar mola”
Dizelerindeki sevdamız,
Anamıza, bacımıza, kardeşimize olan duygularımız,
“Senden uzak yaşamayı neylerim özlem, özlem
Neylerim yasak yasak neylerim , “
Dizelerindeki oğula yavukluya olan hasretimiz,
“Kırk milyonu bir olunca hepimiz
Açıldı Akdeniz’e gemilerimiz
Sarıldı süngüye Mehmet’lerimiz
Sonunda zafere erdi Türkiye’m”
Dizelerindeki zaferimiz,
Üzüntümüz, sevincimiz, sitemimizdir.
“Hep sen mi ağladın hep sen mi yandın,
Bende gülemedim yalan dünyada
Sen beni gönlümce mutlumu sandın
Ömrümü boş yere çalan dünyada.”
Dizelerinde olduğu gibi yüreğimizin dili , başımızın sevda yelidir.
Anadoludur.
Kimi zaman da;
"Güneşin ak yüzüne bir duman çöktü,
Bir türkü çığlıkla ateşe düştü.
Kuytu bir köşede bir çiçek küstü,
Büktü yaprağını boynunu büktü.
Şu Sivas'ın elinde sazım çalınmaz,
Güllerim yandı yüreğim dayanmaz.
Kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz,
Bilmez misin ki türküler yanmaz!
Günü gelir sanma hesap sorulmaz,
Dayanır kapına pir sultan ölmez!
Şu Sivas'ın elinde sazım çalınmaz,
Güllerim yandı yüreğim dayanmaz."
Dizelerindeki gibi yaşanan dönemin fotoğrafıdır ,belgeselidir.
Yanan türkülere ağıttır, türküler.
Ateş ve dumana, oyyyy anam !
Yanan Can’lara ağıttır, türküler.
Aydınlıktan karanlığa giden yolda insanlık suçuna isyandır,türküler.
Zaman aşımına, hukuksuzluğa haykırıştır, türküler.
Utancın dile getirilişidir, türküler.
Zulme, katliama başkaldırıdır.
“Kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz.
Bilmez misin ki türküler yanmaz!”
“Günü gelir sanma hesap sorulmaz
Dayanır kapına Pir Sultan ölmez!”
Yüreğimizin yangınının yıldönümünde,
“Yaşamak insan kalarak…”.