‘’Mutsuzluğun %90’nı karşındakine ‘Hayır!’ diyememektendir.’’ Yazar: Chuck Palahniuk
Taş Devri Çağı’ndan gelen dürtüsel davranış biçimlerinin etkisi halen amigdala (ilkel beynimiz) aracılığıyla sürmektedir. Bu nedenle sözsüz iletişimde beden dilinin pek çok sinyalleri vardır. İnsanoğlu aslında binlerce yıllık genetik kodlamaları sayesinde bu sinyalleri hissetmekte ancak her zaman anlam verememektedir. Çünkü sözlü iletişimin getirdiği ‘yalan dili ve edebiyatı’ beynimizin limbik sistemini etkilemekte, frontal lobun görevini kısıtlamaktadır.
Olumsuz duygulara kapıldığınızda iç dünyanızdaki fikir alış verişindeki çelişki aslında limbik sistemin duygusallığını frontal lobun engellemeye çalışmasıdır. İç huzurunuz yoktur. Çünkü yoğun bir uyarı altındasınızdır.
Mesela; ‘’Şu kişi bana hiç güven vermedi!’’, ‘’Şu kişi ne kadar itici!’’, ‘’Şunu görünce kendimi kötü hissediyorum!’’, ‘’Ne kadar ketum!’’, ‘’Bir şeyler gizliyor gibiydi!’’, ‘’Ne kadar terbiyesiz!’’, ‘’Akrabamız olduğu için bir şey diyemedim!’’ gibi… Soru işaretlerine rağmen bu tür kişilerle irtibatlarını sürdürenler ya mutsuz ya da pişman olmuşlardır. Çünkü bu kişileri çözmek için uzun zaman harcamışlar, bu zamanın sonunda da kırık bir kalp ve birçok maddi-manevi kayıpla ortada kalmışlardır. Hissettikleri ve bazen de başkaları tarafından uyarıldıkları halde bazı kişiler neden kurban durumuna düşer? İşte bu sorunun cevabı verildiğinde insanoğlu evrensel bir ivme kazanacaktır.
‘’LİMBİK SİSTEM GALİP GELDİĞİNDE ÇÖKERSİNİZ’’
Çünkü; beynimizin merkezi bölgesinde yer alan limbik sistem, duygu ve davranışlarımızı yönetir. Frontal lob beynin ön tarafına yerleşik olan bilinçli düşünmeden sorumlu olan bölgededir ve bizi sürekli uyarmaktadır. Bu iki sistem birbiri ile iletişim halindedir. Limbik sistem; ‘’Sevgilin seni çağırdı. Evli ama çok aşıksın, gitmen lazım’’ dediğinde, frontal lob sizi uyarır. ‘‘Evliye gönül verme eve gider unutur; unutmazsa da bir yuvayı yıkarsın!’’ der ve belki de sizi kötü bir tecrübeden kurtarır.
Uzman Psikolog Cevher Özden ‘’ Limbik sistem galip geldiğinde çökersiniz diyor ve ekliyor: Lütfen duygularınızı doğru yaşamayı bilin. Bu bir mimarın veya bir ressamın müthiş bir eser ortaya çıkarması gibidir. Bir üretimdir. Fark yaratır’’ der.
YALANCININ MUMU YATSIYA KADAR YANAR
Yalan Dili ve Edebiyatı kitabının yazarı benim de Hocam olmasından gurur duyduğum Sayın M.Fatih Hanoğlu, bu kitapta yalancıların yalanı gizleyip gizleyemediklerine ilişkin araştırmalara yer vermiştir. Kitapta yalancının kendisini ele verme gafleti şöyle anlatılıyor;
‘’…Bilim insanları beyne giden mesajların yüzde 87’sinin gözler, yüze 9’unun kulaklar ve yüzde 4’ünün diğer duyu organları tarafından iletildiğini söylemektedir. Kişinin tepkilerini gözlemlemek kelimelerini analiz etmekten daha kolaydır…’’
Beden dili uzmanı Allan Pease, vücut dilini iyi kullananların yalanı gizleyemeyeceklerini; önemli olanın makro ifadeler değil, yüz, mimik, jest gibi mikro ifadeler olduğunu belirtmiştir…’’
Halk arasında doğal profil analiz uzmanları mutlaka vardır. Atalarımız ‘’Yalancının mumu yatsıya kadar yanar’’ diye boşuna söylememişlerdir.
Halbuki ilköğretimden itibaren ‘’beden dili eğitimi’’ okullarda müfredata konmuş olsa toplumda önemli bir farkındalık meydana gelecektir. Ebeveynler çocuklarına ‘dikkat uyarmaları’nı daha bilinçli yapacak; işverenler mobing oluşturan davranışlardan kaçınacak, eşler hoşgörüsüzlük ve güvensizlik ortamını hazırlamaktan uzak duracak, insan kaynakları departmanları doğru işe doğru eleman seçimi ile verimliliği üst düzeye çıkaracak; emniyet görevlileri, doktorlar, öğretmenler öncelikle ‘’insanı’’ daha iyi anlayacaklardır. Bir doktor ameliyata girecek hastasını daha iyi motive edecek; bir öğretmen öğrencisinin ‘öğrenme biçimi’ni anlayabilecek; bir polis karşılaştığı kişinin beden dilini okuyarak ona ‘yaklaşım şekli’ni biçimlendirebilecektir. Bu eğitimi alan veya danışmanlık alan bir siyasetçi konuşmasından giyimine, mimiklerinden jestlerine daha dikkatli olacak, toplumun geneline hitap etmeyi başarabilecektir.
NELERE DİKKAT ETMEK GEREKİR?
1- Mantığa uygun olmayan, sizi acele ettiren ve üzerinizde baskı hissettiren hiçbir şeyi kabul etmeyin,
2- Mahrem alanınıza (yaklaşık 50 cm.) giren çok yakınlarınız haricindeki kişilere, kişisel alanınıza (yaklaşık 50 cm. - 1,2 mt.) giren sosyal ortam, arkadaş toplantısı dışındaki herkese karşı şüpheci olun,
3- Arkadaş olacağınız bir kişinin öncelikle kendi çıkarını önceleyen tutumları var mı dikkat edin; varsa bir an önce uzaklaşın,
4- Telefonda, sosyal medyada, günlük hayatınızda sizinle gereksiz yere uzun süreli ve ısrarcı şekilde iletişim kuran kişilere karşı çok dikkatli olun! (Bazı avcılar uzun süre takip eder, bazıları aniden saldırır! Bazıları ise artıkçıdır. Başkasının avını çalar!)
5- Hatalı bir işe karıştığınızı anladığınız anda bir sonraki adımı atmayın; geri çekilin!
6- Profil analiz uzmanlarını; yüz okuma ve beden dili analistlerini takip edin, onlardan bilgi alın, ihtiyaç duyduğunuzda siz de bu eğitimleri almaktan geri kalmayın.
PROFİL VE DAVRANIŞ ANALİZİ UZMANLARININ ÇALIŞMA ALANLARI
İlk çağlarında insan hayatta kalmak için iyi bir avcı ve üremek için de hem cinslerine karşı baskın ve ezici olmak zorundaydı. Çağımızda ise bu davranış şekillerine dürtüsel olarak devam edenler , - toplum düzenini korumak adına-; ceza hukukunun, psikoloji ve psikiyatrinin, kriminolojinin, tıbbın, antropolojinin, dil bilimin, istatistik ve davranış bilimlerinin konusunun büyük bir kısmını oluştururlar. Dolayısıyla Profil Analizi Disiplini, çalışma sahası içerisinde tüm bu saydığım disiplinleri ve multidisiplinleri birleştiren ‘hümaniter bir multidisiplin’dir. Profiler mesleği sadece 9’da 8’lik deney sonuçlarını bilimsel veri kabul etmekdedir. Profil ve Davranış Analizi Uzmanları kriminolojinin yanı sıra insan kaynakları, siyasi danışmanlık, satış - pazarlama, kariyer yönetimi ve kariyer danışmanlığı, aile danışmanlığı gibi alanlarda çalışmaktadırlar. Pek çok meslek grubu mensupları da ek yeti olarak bu eğitimleri alabilmektedir.
BAZI KİŞİLER NEDEN KURBAN DURUMUNA DÜŞER?
BAZI KİŞİLER NEDEN KURBAN DURUMUNA DÜŞER?
MEDYA
Paylaş: