12 Eylül 1980 darbesinin öncesinde 1970’li yılların ortalarına doğru ülkemiz de seks filmleri furyası patlamıştı.
Çok ucuza, kötü bir şekilde çekilen bu filmler sinema salonlarında kapalı gişe oynadı.
100- 200 kişilik salonlarda tıkış, tıkış vaziyette bu filmler izlendi.
Talip o kadar fazlaydı ki yılda 250 film çekildiği falan ileri sürüldü.
Bir zamanlar yerli ve yabancı kaliteli filmlerin gösterildiği büyük sinema salonları bile zaman içinde seks filmleri furyasına teslim olmuştu.
Gebze’de furyadan nasibini almış ilçede o yıllarda bulunan iki sinema salonunda seks filmleri oynatılmıştı.
Hatta bu salonlarından birisi Gebze Belediyesi’nin eski hizmet binasının üst katındaydı. Sonradan meclis salonu olarak kullanılacak olan bölümde yıllarca belediye meclis toplantıları gerçekleştirilmişti.
Gebze’de birileri 1990’lı yılların başına kadar bir binanın izbe alt katında seks filmleri oynatmayı sürdürdü.
O dönem yani 1970’li yıllarda ülkede ki ekonomik kriz, artan şiddet olayları, siyasal belirsizlik nedeniyle karışıklık ortamı yaşanıyordu.
Ülkenin içinde ki başta ekonomi olmak üzere çözülemeyen ve sıkıntı yaratan şeyler seks filmleri sayesinde toplumun dikkatinden kaçılıp gözden kaçırılıyordu.
Çünkü bu filmlerin müdavimlerinin tek düşündükleri şey çiftleşmekten ibaretti.
Bir kuşak bu şekilde yaşadı.
Tabi seks filmlerinin yanında her zaman olduğu gibi birde futbol vardı.
Futbol taraftarlığı ile toplum karpuz gibi parçalı şekilde ayrılıyor, böl-parçala-yönet projesi kolayca uygulanıyordu.
Halende öyle değil mi..?
Diktatör Salazar'a Portekiz’i 41 yıl tek başına nasıl yönettiğini sormuşlar.
"Tres F" yani "3 F ile" diye yanıt vermiş;
Fado (müzik), Fatima (din) ve Football (futbol).
Sonuçta 3F yani bilinen şekliyle faşizm, fuhuş ve futbol her dönem toplumu uyuşturup, etkisiz hale getirme aracı olarak varlığını sürdürdü, sürdürüyor.
